Etkinliklerimizde işbirliği yaptığımız sürdürülebilir sanatçıları sizinle tanıştırmak adına yazdığımız bu yazıda, onların iç dünyalarına bir pencere açıp ilhamlarını ve uygulamalarını inceliyor olacağız. Hem eserlerini hemde biyografilerini incelemek için yazını devamını okuyun!
Chiara de Rocchi
Ferre | Metal heykel | 27 x 27 x 177H cm
Accipio | Metal heykel | 52 x 39 x 130H cm
Yolculuk aynı zamanda bir yük taşımanın ifade ediliş şekli gelir zaman zaman. Seyahat ederken taşıdığımız bir bavul ya da sırt çantası yanı sıra yaşamımızda kaçmak istediğimiz korkular, endişeler ya da yüzleşmek istediğimiz kimliğimizin de yüklerini taşırız. Bedenimizde, zihnimizde taşıdığımız bu yükler bizi statik bir heykel gibi durağan ve olgun bir kimliğe büründürür. Metalin form kazanması nasıl dönüştüğümüzü gösterirken hava ve suyun temasıyla korozyona uğraması ise bu dönüşümdeki izleri temsil eder. Ben de varım demenin, dünyaya seslenmenin durağan bir ahengini izleyiciyle buluşturan seçki, aynı zamanda insanın hasarlarını, hayatındaki kavrayışlarını ya da olgunluğunu ifade edişidir. Milano’nun kuzeyinden İstanbul’a yolculuk eden bir ailenin en küçük kızı olan Chiara de Rocchi, iki farklı kültür arasında devam eden yolculuğuna gönderme yaptığı bu seçkiyle, yolculuğun sadece mekânsal bir yer değiştirme eylemenin ötesinde geçerek durağan ve zihinsel bir keşfin deneyimlerini izleyiciyle buluşturuyor.
Chiara de Rocchi (İstanbul) İstanbul’da, İtalyan kökenli bir ailede dünyaya gelen Chiara de Rocchi, tasarımlarında evrenin ve doğanın işleyiş düzeninden ilham alan bir tasarımcı. Sanat odaklı bir ailede büyüyen ve hem Türk hem İtalyan kültürlerini deneyimleme fırsatı bulan Chiara, bu sayede bakış açısını genişletme ve yaratıcı bir kariyere hazırlanma olanağı yakalamış. Form ve fonksiyon konseptlerini sorgularken doğal kaynaklardan ilham alan sanatçı, kontrastın oluşturduğu harmoniyi eserlerinde başarıyla ifade ediyor. 2018 yılında, işlevsel sanat eseri olarak adlandırdığı tasarımlarını hayata geçiren Rocchi, ev eşyaları ve objeler tasarlayarak başladığı yolculuğuna günümüzde heykel alanında devam etmekte.
Eylem Pala Uluğ
Dorik Kolon | Işıklı obje | 30çap x 270H cm
Eser sanatçının atık plastik poşetler için geliştirmiş olduğu, kendisine ait bir teknikle üretilmiştir. Tasarımcı yaptığı tüm işlerin ana maddesi olan ‘atığı’, nitelikli bir ürüne dönüştüren, tasarıma zanaatın da eklemlendiği bu sürecin, üretim ve tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmek için yeni bir kaynak olacağına inanmaktadır.
Mimar Eylem Pala Uluğ (İstanbul) öğrencilik yıllarından itibaren bireysel ve ekiplerle birçok ulusal yarışmaya katılmıştır, bunların 16’sında farklı derecelerde ödül grubunda yer almıştır. Mezun olduğu günden itibaren bünyesinde olduğu Atölye Uluğ Mimarlık İşlerinde büyük ve küçük ölçekli birçok mimari projenin tasarım ve uygulamasında aktif rol almıştır. 2016 senesinden bugüne mimarlık mesleği ile ilgili çok kişisel bir çatışma alanı yaratarak hem mesleğinin hem de bireysel varoluş biçiminin ‘sürdürülebilirliği’ üzerine düşünmeye başlamıştır. Sürdürülebilirlik mutlak bir üretim fikrini beraberinde getirmiştir, bu üretimin nesnesi ise tek kullanımlık çöpe gidecek olan plastik poşetler olmuştur. Mimarlık üretiminin yanında plastik poşetler ile geçen yaklaşık 1,5 yıllık araştırma dönemi sonucunda kendine has bir teknik geliştirmiş ve farklı biçimlerde ve alanlarda kullanılabilen yeni bir hammadde elde etmeyi başarmıştır. Bu üretim tekniği ile birçok farklı obje tasarlayıp üretmektedir ve tasarımları ulusal ve uluslararası mecralarda yayınlanmış, grup ve solo sergilerde yer almıştır.
Deniz Sabuncu
Passione Rosso | Tablo | 87 x 173H cm
Rosso Passione sanatçının bireysel sergisi olan Başka Kapılar’dan bir çalışmadır. Sabuncu, Dünya’ya her gün başka kapılardan bakıyor. Bu kapılar sokak kapısı değil, farklı dünyalara açılan ‘düşünsel kapılar’. Gezip gördüğü, yıllardır süren seyahatlerinde izlemiş olduğu yaşantılar, mimarı yapılar ve sokaklar, kendisine farklı bir dünya bakışı geliştirmesine sebep olmuş. Çeşitli sanayi atıklarını harmanlayarak yarattığı üç boyutlu eserler, tahta, çivi ve metal gibi birbirinden farklı malzemeler içeriyor. Mimari ve sanatçı kimliğinin birleşiminde doğan bu bakış açısı, eserlerine farklı bir derinlik ve perspektif kazandırıyor.
Mimar Deniz Sabuncu (İstanbul) İstanbul İtalyan Lisesi’ni bitirdikten sonra mimarlık eğitimini Milano’da (İtalya) Politecnico di Milano facolta d’architettura'da tamamlayan Deniz Sabuncu, yaşamının 12 yılını Milano ve Cenova’da geçirdi. Sanatçı, Türkiye’ye döndüğünde kendi işini kurdu ve birçok mimari proje de yer aldı. Yapmış olduğu çalışmalar Türkiye’de nitelikli mimari ve dekorasyon dergilerinde yayımlandı. 1997 yılında sanatçı Bubi’nin atölyesine başlayan Sabuncu; Beşiktaş Deniz Müzesi, Askeri Müze, Tüyap Sanat Fuarı (Yahşi Baraz), Profilo Sanat Galerisi, Bilgi ve Sabancı Üniversite'lerinde düzenlenen atık sanat ve ileri dönüşüm karma sergilerinde yer aldı. İlk kişisel sergisi ‘Başka Kapılar’ 2010 senesinde Yahşi Baraz küratörlüğünde organize edildi. Deniz Sabuncu aktif olarak mimarlık ve sanat kariyerine İstanbul’da devam etmektedir.
Nergiz Yeşil
Sanatçının Aynı Köken Farklı Türler “Diğer Olası Normaller” başlıklı serisi; Kümülatif yapılı olması ön kabulü ile tarih yazımının göreceliğine ve epistemolojiye alternatif bir zihinsel gerçeklik ortaya koyarak eleştiri getirmektedir. Eserler bütünde yeni spekülatif türü var etmek için kurgulanırlar. Kurgu; deri numuneleri, kemik referansları, fosil örnekleri ve soy ağacı bilgisi referansları içeren yapısıyla nadire kabineleri (cabinet de curiosités) tavrındaki dolaplar- alanlar ile teşhir edilir. Sözde türün bilgisini içeren kitaplarının paylaşılması (sanatçı kitapları) ile türün kurgusal- muhtemel paleontolojisini, izleyicinin zihninde bir paradigma kayması oluşturarak ortaya koyar.
-
Spekülatif türün deri örneğini simüle etmek üzere kullanılan kombucha kültüründen elde edilen ‘kurbansız deri’ olarak da nitelenebilecek biyolojik materyal, fermantasyon yoluyla sanatçı tarafından atölyesinde üretilir. Sanatçı üretim pratiğini; sanat eseri üretmek için olsa dahi tüketimi minimuma indirmek, geri ve ileri dönüşümü ve çevre bilincini gözeterek şekillendirilmektedir.
-
Küresel problemler- Bireysel adımlar- Tüketimi minimuma indirme
Sanatsal üretim için kullanılacak organik malzemenin yetiştirilmesi ile tüketimi minimuma indirme çabasının yanı sıra eser grubunun kombucha mantarı, cam ve metal madenlerden meydana getirilmesindeki en önemli motivasyonlardan biri de eserin çevreye zarar vermeden geri ve ileri dönüştürülebilir olmasıdır. Eser grubu, çift cam içinde biyolojik kalıntı- buluntu numunesi gibi konumlandırılmış kombucha mantarları, birer soyut bir resim kompozisyonu olarak da okunabilir.
Nergiz Yeşil (İstanbul) Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Heykel Bölümü’nde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladı. Yüksek lisansı sırasında bir dönem Belçika-Anvers, Royal Academy Of Fine Arts Antwerp’de sanat pratiğine devam etti ve tezini “Sanat Yapıtında Biyolojik Materyal Kullanımı” üzerine yazdı. Seçilmiş sergileri arasında Müstesna Kadavra (2020, Galeri Nev İstanbul), Paleontoloji Müzesi (2019, Pg Art Gallery, İstanbul), Ucube Dükkanı (2018, Collectiv National, Antwerp), Manifold M.I.I. (2019, Londra), Bang.Art Innovation Prix (2019, Studio-x , İstanbul), Yeşil Küf (2019, Mixer, İstanbul) yer alıyor. Sabancı Sanat Ödülleri dahil pek çok ödül kazanmıştır. Yaşamına ve çalışmalarına İstanbul’da devam etmektedir.
Commenti